Dil Seçimi
Sosyal Medya

Sepetiniz

Sepetiniz boş!

Hesabım

Sağlık Köşesi

Epigenetikle Beslenmeyi Yeniden Yazıyoruz: Kişiye Özel Ortomoleküler Beslenme Eğitimi

Epigenetikle Beslenmeyi Yeniden Yazıyoruz: Kişiye Özel Ortomoleküler Beslenme Eğitimi

 

Hepimizin çok yakından takip ettiği gibi, sağlık ve beslenme bilimi hızlı bir değişim ve dönüşüm içerisinde. Artık sadece kalori hesaplamak, genel geçer diyet listeleri uygulamak ya da klasik makro besin dengelerine odaklanmak sağlıklı bir yaşam için maalesef yeterli değil.

 

Modern tıp ve bilimsel araştırmalar, sağlıklı yaşamın ve hastalıkların önlenmesinin anahtarının genetik temelli, bireyselleştirilmiş beslenme olduğunu ortaya koyuyor. Bu yaklaşım, her bireyin genetik koduna ve metabolik özelliklerine uygun, kişiselleştirilmiş beslenme planları geliştirmeyi hedefliyor. Hem beslenme uzmanlarının eli güçleniyor hem de danışan çok daha mutlu ve tatminkâr olarak yaşamına yön veriyor. Hepimiz uzun, sağlıklı ve keyifli bir hayatı hayal ediyoruz.

 

İşte tam da bu noktada, klasik beslenme yaklaşımlarının ötesine geçilerek, bilimsel ve klinik temelli üç güçlü alan derinlemesine inceleniyor: Nutrigenetik, Epigenetik ve Farmakogenetik

 

Epigenetik: Beslenmenin Genetik Üzerindeki Gücü

Günümüzde artık net olarak biliyoruz ki genler sabit kaderimiz değildir. Onlar, çevresel faktörler — özellikle de beslenme — tarafından yönlendirilebilir. İşte bu devrimsel bilgiyi bize sağlayan alanın adı: epigenetik.

 

Epigenetik, DNA dizisini değiştirmeden genlerin açılıp kapanmasını düzenleyen mekanizmalar bütünüdür. Bu mekanizmalar sayesinde hangi genlerin aktif olacağı, hangilerinin sessiz kalacağı belirlenebilir. Ve bu süreçler doğrudan besinlerle etkilenebilir.

 

Örneğin; C vitamini, epigenetik olarak bazı genlerin açılmasını sağlayabilirken, folat ve B12 vitamini gibi besin öğeleri, DNA metilasyonu üzerinden gen ifadesini değiştirebilir. Polifenoller, izotiyosiyanatlar gibi fitokimyasallar ise histon proteinlerine bağlanarak gen ekspresyonunu modifiye eder.

 

Bu etkiler yalnızca bireyin kendi sağlığını değil; epigenetik hafıza yoluyla gelecek nesillerin genetik kaderini de etkileyebilir. Örneğin, bir annenin gebelik sürecindeki beslenme şekli, bebeğin ileri yaşamındaki kronik hastalıklara yatkınlığını belirleyebilir. Epigenetik, bu açıdan sadece bireysel değil, toplumsal sağlık açısından da kritik öneme sahiptir.

 

Bu nedenle, epigenetik bilgi ışığında hazırlanan kişiselleştirilmiş beslenme planları, hem koruyucu hekimlik hem de ortomoleküler tıp açısından geleceğin temel stratejilerindendir.

 

Nutrigenetik: Genetik Kodunuz Beslenmenizi Nasıl Şekillendiriyor?

Aynı diyeti uygulayan kişilerin neden farklı sonuçlar aldığını hiç düşündünüz mü? İşte bu sorunun cevabı nutrigenetik ile açıklanır. Nutrigenetik, bireylerin genetik profillerine göre besinleri nasıl metabolize ettiğini ve bu besinlere nasıl tepki verdiklerini inceleyen bilim dalıdır.

 

Örneğin, FTO geni, yağ depolama eğilimini ve kilo alma riskini etkilerken, LCT geni, laktoz intoleransının genetik belirleyicisidir. Bu tür genetik bilgiler sayesinde, bireye özel diyetler oluşturmak artık mümkün hale gelmiştir.

 

Artık “herkese aynı diyet” dönemi kapanıyor; yerini, genetik haritalarla uyumlu, sürdürülebilir beslenme stratejileri alıyor.

 

Farmakogenetik: İlaç, Besin ve Genlerin Kesişim Noktası

Genetik bilimin bir diğer güçlü ayağı olan farmakogenetik, bireylerin genetik yapısına göre ilaç ve takviye metabolizmasının nasıl değiştiğini inceler. Bu alan, özellikle kronik hastalığı olan bireyler için büyük önem taşır.

 

Örneğin, CYP450 enzim ailesi, birçok ilacın metabolizmasında rol oynar. Bu enzimlerin genetik varyasyonları, ilaç dozlarının etkinliğini ve güvenliğini doğrudan etkileyebilir. Warfarin gibi kan sulandırıcı ilaçlar ya da kemoterapi ilaçları, kişiden kişiye farklı dozlarda ve stratejilerle uygulanmalıdır.

 

Besinler de ilaç metabolizmasını etkileyebilir. Örneğin, kafein metabolizması bazı bireylerde genetik farklılıklar sebebiyle yavaşlar ve bu durum ilaçların yan etkilerini artırabilir.

 

Farmakogenetik bilgi sayesinde, diyet-ilaç-gen etkileşimleri doğru şekilde yönetilebilir, böylece beslenme planları daha güvenli ve etkili hale gelir.

 

Beslenmede Yeni Bir Çağ: Epigenetik Yaklaşımlar Işığında Sağlıklı Yaşam

Yaşadığımız bu dönüşüm, beslenme uzmanlarının rolünü daha da derinleştiriyor. Artık diyetisyenler yalnızca kalori ya da makro besin hesaplamaları yapmakla kalmıyor; aynı zamanda danışanlarının genetik yapılarını analiz ederek, epigenetik mekanizmaları göz önüne alarak, bütüncül yaklaşımlar geliştirmek zorundalar.

 

“Genetik Kodun Ötesinde: Nutrigenetik, Epigenetik ve Farmakogenetik Yaklaşımlarla Beslenme” eğitimi, bu alanda uzmanlaşmak isteyen diyetisyen ve sağlık profesyonelleri için eşsiz bir fırsat sunuyor.

 

Genetik bilgiyi sağlıkla birleştirerek, kişiye özel ortomoleküler beslenme çözümleri ile hem yaşam kalitesini artırmak hem de hastalık risklerini azaltmak artık mümkün.

 

Epigenetik, bu dönüşümün en güçlü anahtarlarından biri. Ve bu anahtarla, yalnızca bireyin değil, gelecek nesillerin sağlığına da yön vermek mümkün.

 

Prof.Dr.Kadir DEMİRCAN

 

Bilimsel Kaynaklar ve Medikal Referanslar:
Moore, L. D., Le, T., & Fan, G. (2013). DNA methylation and its basic function. Neuropsychopharmacology, 38(1), 23–38.

Choi, S. W., & Friso, S. (2010). Epigenetics: A new bridge between nutrition and health. Advances in Nutrition, 1(1), 8–16.

Ferguson, L. R., et al. (2010). Nutrigenomics and Nutrigenetics in Functional Foods and Personalized Nutrition. Current Opinion in Biotechnology, 21(2), 218–224.

Mathers, J. C. (2007). Nutrigenomics in the modern era. Proceedings of the Nutrition Society, 66(3), 421–430.

Milagro, F. I., et al. (2013). The role of epigenetics in the understanding of metabolic diseases. Biochimie, 95(6), 1560–1562.

U.S. National Library of Medicine – Genetics Home Reference: https://ghr.nlm.nih.gov

 

  • paylaş